Doç. Dr. Mürsel Bayram, 22-24 Ağustos tarihlerinde Güney Afrika’da toplanan 15. BRICS Zirvesi’nin gündemini, uzun vadede küresel düzleme olası yansımalarını ve zirvede alınan kararları, AA Analiz için 3 soruda kaleme aldı.
Zirvenin gündemi neydi?
Ekonomist Jim O’Neill 2001’de Brezilya, Rusya, Hindistan ve Çin’in büyüme potansiyeline dikkati çekerken bu devletler grubunu BRIC kısaltmasıyla tanımlamıştı. 2009’da Rusya’nın inisiyatifiyle bahse konu devletler gayrıresmi bir siyasal-ekonomik blok oluşturdu. 2010’da Çin tarafından davet edilen Güney Afrika Cumhuriyeti’nin katılımıyla ilk genişleme hamlesini yapıp BRICS’e dönüşen blok, resmi bir uluslararası örgüt statüsünde olmamasına rağmen, yılda bir toplanarak konsensüs esasına dayalı bir işleyiş geliştirdi.
Amerika Birleşik Devletleri (ABD) liderliğindeki mevcut dünya düzenine alternatif bir uluslararası işbirliği mekanizmasının tesis edilmesini hedefleyen BRICS, hemen her zirvesinde bu hedefe yönelik kararlarıyla dikkati çekmeyi başardı. Ancak, 22-24 Ağustos 2023 tarihlerinde Güney Afrika Cumhuriyeti’nde toplanan BRICS 15. Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi, şimdiye kadar dünya kamuoyunun en fazla ilgi gösterdiği zirve oldu.
Uluslararası Ceza Mahkemesi’nin (UCM) aldığı tutuklama kararı nedeniyle Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in zirveye video konferans yoluyla katılmak durumunda kalması, zirve öncesinde 22 devletin BRICS üyesi olmak için resmen talepte bulunması ve Batı-dışı dünyada yükselen dolarsızlaşma (dedolarizasyon) beklentisine cevap verecek yeni bir referans para biriminin tartışılacak olması, zirveye gösterilen ilginin temel sebepleri arasında sayılabilir.
Putin’in zirveye bizzat katılamaması ve 22 Ağustos’taki iş forumunda Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in yerine Çin Ticaret Bakanı Wang Wentao’nun konuşma yapması, zirvenin sönük geçeceğine dair bir izlenim uyandırsa da BRICS liderlerinin daha sonra yaptıkları konuşmalar beklentiyi tekrar yükseltti. Özellikle Putin, “ülkelerin egemen çıkarlarını dikkate alacak, farklı kalkınma modellerini mümkün kılacak, kültürel çeşitliliğin korunmasını sağlayacak yeni çok kutuplu bir dünya düzeni”nden söz ederek zirveden beklenen performansı net biçimde ortaya koydu.
Hangi kararlar alındı?
BRICS Zirvesi’nin ana gündem maddelerinden birisi yeni üyelerle grubun genişlemesiydi. Zirve öncesinde 22 ülkenin BRICS’e katılmak için resmen başvurduğu açıklanmıştı. Çin, Rusya ve Güney Afrika’nın yeni üyelerin katılımını desteklediği; Brezilya ve Hindistan’ın ise genişlemeye şüpheyle yaklaştığı düşünülüyordu. Liderler arasında gerçekleşen basına kapalı müzakerelerin ardından Arjantin, Birleşik Arap Emirlikleri, Etiyopya, İran, Mısır ve Suudi Arabistan’ın 1 Ocak 2024’ten itibaren BRICS’e tam üye olarak kabul edilmeleri kararlaştırıldı. Böylelikle BRICS’e üye ülke sayısı fiilen 11’e yükseldi.
Zirvenin ikinci önemli gündem maddesi olan uluslararası para sisteminin reformu hakkında 2009’da Rusya’da düzenlenen ilk zirvede “daha istikrarlı ve öngörülebilir bir uluslararası para sistemi”ne ihtiyaç duyulduğundan söz edilmişti. 2013’te Güney Afrika’da düzenlenen 5. BRICS Zirvesi’nde hem bahse konu ihtiyaca yönelik adımlar atacak hem de alternatif bir sermaye merkezi olacak bir bankanın kurulması kararlaştırılmış ve nihayet 2015’te Şanghay merkezli Yeni Kalkınma Bankası (NDB) kurulmuştu. 100 milyar dolar başlangıç sermayesi olan NDB, mevcut BRICS üyelerine ek olarak Bangladeş, Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır’ı üye olarak kabul etti. 15. BRICS Zirvesi’nde üye ülkelerin altyapısını ve kalkınmasını teşvik etme konusunda NDB’nin kilit öneme sahip olduğu yinelendi.
Zirvede Amerikan dolarının küresel hakimiyetini zayıflatacak yeni bir para biriminin açıklanmasına dair beklenti tam olarak karşılanmamış olsa da bu yönde kayda değer adımlar atıldı. Brezilya Devlet Başkanı Lula da Silva, BRICS için referans para birimi geliştirilmesi konusunda bir çalışma grubunun oluşturulduğunu açıkladı. Süreç tamamlanana kadar BRICS üyelerinin kendi yerel para birimleri üzerinden anlaşmalar yapacakları, üyeler arasında para akışının ucuz ve güvenli şekilde sağlanması için gerekli ödeme sistemlerinin geliştirileceği, bu hususta NDB ile bilhassa Afrika Kalkınma Bankası’nın işbirliği halinde olacağı kaydedildi.
Olası senaryolar nelerdir?
15. BRICS Zirvesi, soğuk savaş sonrasında inşa edilen Batı merkezli uluslararası siyasal, finansal ve hukuksal sisteme dair eleştirilerin yüksek tondan dile getirildiği bir platform oldu. Çin Devlet Başkanı Şi Cinping’in devam eden soğuk savaş mantığını tenkit etmesi ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in yeni çok kutuplu düzen vurgusu, Batı dünyası ile BRICS’in tasavvur ettiği dünya arasında belirgin bir farklılaşmaya işaret ediyor. BRICS blokuna yeni üyelerin katılımıyla bu farklılaşma derinleşecektir.
Olası bir yeni düzende Çin ve Rusya başat kutuplar olurken Hindistan’ın konumu tartışmaya açıktır. ABD’nin Çin’i çevreleme stratejisinin ayrılmaz parçası olan Hindistan, ya BRICS’in artan küresel nüfuzundan yararlanarak daha otonom bir güç merkezi olmaya çalışacak ya da BRICS içinde bir “Truva atı” olarak görülmeye devam edecektir. ABD’nin Hindistan’ı NATO artı beşe dahil etme çabası, bu noktada Yeni Delhi’yi ikilemde bırakan hususlardandır.
BRICS’in üyelik için davet ettiği ülkelerden Birleşik Arap Emirlikleri, Mısır ve Suudi Arabistan şimdiye kadar ABD’nin müttefiki olarak biliniyordu. Petrol zengini olan bu ülkelerin BRICS’e katılımıyla OPEC’te yeni dünya düzenini savunanların sayısı artacağı için petrodolar sistemi sonlanabilir. Genişleme ile birlikte BRICS, petrol üretiminin yanı sıra gıda üretiminde de öne çıkacaktır. Halihazırda dünya gıda üretiminin üçte birini gerçekleştiren BRICS ülkeleri, olası bir krizde küresel gıda güvenliği konusunda kritik bir öneme sahip olmayı sürdürecektir.
Petrol devi Körfez devletleri ile beraber İran’ın da BRICS’e katılacak olması, İslam dünyasının uluslararası temsili açısından kayda değer bir gelişmedir. Hakeza yeni dönemde BRICS’te üç Afrika ülkesi olan Güney Afrika, Etiyopya, Mısır’ın yer alacak olması, Kıta’nın dünya siyasetinde ve ekonomisinde daha etkin bir konum elde etmesine fırsat verebilir. Ayrıca, Nil suları üzerinden Etiyopya ile Mısır arasında devam eden anlaşmazlık, Çin’in aracılık ettiği Tahran-Riyad normalleşmesine benzer şekilde, BRICS üzerinden yeni bir ortak vizyon ve işbirliği dinamiği ile çözüme kavuşturulabilir. Kadim husumetleri dahi yumuşatan yeni yaklaşım başarılı olduğu takdirde, ABD merkezli dünya düzeninin çatışmalardan beslendiği daha iyi anlaşılacaktır.
BRICS’in uluslararası finansal sistemde oynayacağı rol özellikle önemlidir. Şayet NDB, Dünya Bankası’na rakip olabilecek büyüklüğe ulaşırsa, gelişmekte olan ülkelerin sermayeye ulaşmak için Bretton Woods kurumlarına bağımlı kalmasının önüne geçecektir. En son Uganda örneğinde görüldüğü üzere Dünya Bankası, eşcinsellikle ilgili ceza yasasını gerekçe göstererek bu ülkeye yeni finansman sağlamama kararı almıştı. Gelenekselci bir profile sahip olan BRICS, sermaye ihtiyacı olan ülkeleri Batı merkezli finans kuruluşlarının politik ve kültürel yönlendirmeler içeren koşullu kredilerinden kurtaracaktır.
[Doç. Dr. Mürsel Bayram, Ankara Sosyal Bilimler Üniversitesi Afrika Çalışmaları Ana Bilim Dalı Başkanı’dır.]
Makalelerdeki fikirler yazarına aittir ve Anadolu Ajansının editöryal politikasını yansıtmayabilir.