‘Engel’ tanımayan şampiyon: İki çocuk büyüttü, üniversiteyi bitirdi, spor kulübü kurdu

Genç kızlık yolunda ilerlerken önüne gelene çarptığı için ‘ailesi ’sakar’’ olduğunu düşündü. Görme sorunu artınca gittiği doktor, astigmat tanısı koydu ve daha iyi görmesini umdular.
Gözlük sorununu çözmediği için, liseyi bitirdiği yıl Almanya’da yaşayan teyzesinin yanına gidip, bir Alman doktora da muayene oldu. Doktor, henüz gözleri tamamen kapanmadan hayatını zindana çeviren tanıyı koydu, ‘’40 yaşından sonra kör olacaksın’’ dedi. Annesini 3 yaşındayken kaybeden Ümran Öztürk, akraba evliliğinin kurbanıydı.

Doktorun söylediği kadar bile dayanamadı giderek kapanan gözleri. Kendisiyle bir gün görme engelli olacağını bile bile evlenen eşiyle ilk bebeklerini kucaklarına aldıkları yıl, henüz 22 yaşındayken çok az görmeye başladı, ama yine de bebeğinin güzel yüzünü olabildiğince ezberledi. Ondan 5 yıl sonra doğan küçük kızını ise hiç göremedi. Kızının yüzünü, sevdiklerini, dünyayı tekrar görebilmek için Türkiye’nin ilk biyonik gözü de oldu, teleskopik gözlüğü de denedi, ama hiçbirinden sonuç alamadı.

Dünyanın renklerini, sevdiklerinin nasıl göründüğünü hiç bilmeden yaşamak mı, yoksa bunların tadını almışken bir hastalık, kaza sonucu görmemek mi daha acı bilinmez. Bilinmesi zor bir başka şey de ‘’İnsan görme yetisini sonradan kaybedince nasıl bu kadar güçlü kalabilir, ne görmemeyi ne de yaşını engel kabul etmeyip her konuda başarılı olabilir’’in cevabı.
Bir haber kaynağıma ulaşmaya çalışırken telefondaki nezaketine hayran olup tanıştığım Ümran Öztürk ile hayatını, bana göre mucizelerini konuştuk.

-Gözünüzde bir rahatsızlık olduğunu çocuklukta mı fark ettiniz?
Ben sonradan görme engelli oldum. Her şeye çarptığım için bana sakar diyorlardı. Sonra astigmat teşhisi koydular, gözlük takmaya başladım. Görme alanım yavaş yavaş yanlardan daralıyordu. Benim hastalığım, halk arasında tavuk karası, gece körlüğü diye adlandırılan rahatsızlık.
Liseyi bitirince hem doktor için hem teyzemleri ziyarete Almanya’ya gittim. Orada bir Alman doktor, ‘’40 yaşında kör olacaksın” dedi.

-Bir genç kız ‘’şu yaştan sonra kör olacaksın’’ dendiğinde ne hisseder?
Ne zaman görmeyeceğim diye beklemek çok korkunç bir süreç. Bizim ailemiz Kütahya’nın yerlisi. Malum küçük yerlerde olduğu gibi akraba evliliği var ailemde. Benim annemle babam dayı hala çocuklarıymış. Anadolu’da, ‘’bu kız bu oğlan yabancı değil bize bakar’’, miras bölünmesin, mallar ele gitmesin düşüncesi var. Böyle düşüncelerle kardeş çocuklarını evlendirmişler. Akraba evliliği yüzünden bu rahatsızlığa yakalandık. Genlerden kaynaklanan bir görme kusuru.

Annem ben üç yaşımdayken ölmüş ama babam o zaman sağdı. Babama, teyzelerime çok kızdım böyle bir evliliği kabul ettikleri için. Genç kızız tabii. Haşa huzurda isyan etmek değil ama çok kızdım tabii. Onların akraba evliliğinin ceremesini ben çektim.

Liseyi görerek bitirdim. Üniversite sınavına ilk girdiğimde bir üniversite kazanmıştım. Ben ailemin tek çocuğuyum. Kıymetli büyüdüm aynı zamanda annem olmadığı için, görme kusurundan değil ama kıyamadıkları için göndermediler üniversiteye. Ondan sonra tekrar üniversite sınavına girdim. Bu sefer de Dokümantasyon Sekreterliğini kazanmıştım. Gitmedim. Sonra bir daha girdim. O zaman bayağı bir sıkıntı yaşadım sınavda. Belki o stresle, heyecanla geçici bir dengesizlik falan yaşamış olabilirim.
Okuma hedefi olmayan bir kız ne yapar? Evlendim. Ama severek evlendim eşimle 91 yılında. Eşim engelsiz. Bir gün görmeyeceğimi bilerek evlendi benimle. 35 yıldır çok şükür güzel evliliğimiz var. 93 yılında kızımı dünyaya getirdim, ilk kızımı gördüm. İkinci kızım 98 doğumlu. Onu göremedim maalesef.

-Ne zaman görememeye başladınız?
Büyük kızım doğduğunda çok iyi göremiyordum. Yavaş yavaş körleştiğim için önceleri korkudan sokağa çıkamamaya başladım. Çarpılma, düşme tehlikesi yaşarım diye. Sonra yavaş yavaş aynayı görmemeye başladım. Küçük kızım dünyaya geldiği zaman görmüyordum.

TÜRKİYE’NİN İLK BİYONİK GÖZÜ
-Biyonik göz takılmış size? Onun yararı olmadı mı?
Türkiye’nin ilk biyonik gözüyüm ben. 2015’te ameliyat olduğumda, dünyada 132’nciydim. Ama çok iyi sonuçlanmadı. Çok uzun süredir görme engelli olduğum için diye düşünülüyor. Gözünü kaybeder kaybetmez ameliyat olanlarda daha iyi sonuç veriyor. Çipi hala gözümde aslında benim. Aldırtmadım. İleride belki yeni bir gelişme olur. Doktorlarıma minnettarım. Çok güzel bir tecrübe yaşattılar bana. İyi bir tecrübeydi ama maalesef bende başarılı olamadı.

-Bir yandan da umutlanıp sonra hayal kırıklığına uğramak…
Hayal kırıklığı ya da üzüntüyü, sadece görme engelli olacağımı öğrendiğim zaman yaşadım. Sonra her imkanı denedim. Devamlı bir mucize bekliyoruz Allah’tan . Her türlü gelişmeyi okuyorum. Tabii biz dinleyerek okuyoruz biliyorsunuz. Sesli bilgisayarlarımız ve telefonlarımız hayatımıza girdikten itibaren hayat kalitemiz ve standardımız yükseldi. Hani engelliler günlerinde bizler birer engelli adayız diye klişeleşmiş laflar yapar insanlar. Onun en iyi örneklerinden biri benim. Hastalıklı genlerden kaynaklanan bir hastalıkta doğmama rağmen sonradan görme engelli oldum. Yaptığımız her şeyi miras olarak bizden sonra gelen engellilere bırakacağız ki rahat yaşasınlar.

-İkinci çocuğunuzu doğurduğunuzda hiç görmüyordunuz. Nasıl büyütebildiniz çocuğu?
İlk çocuğumda da az görendim. Yani doğduğu zaman gördüm ama 3-5 yaşlarındayken ben görme engelliydim zaten. İkisini de şükür sakatlamadan, herhangi bir engel sahibi olmadan düzgün bir şekilde büyüttük.

Hiç üzmediler, çok gurur verdiler bize. Başarılı öğrenci oldular ikisi de. Gurur duyduğun birisini anlat dediklerinde, beni anlatmışlar. Annemle gurur duyuyoruz diye.

-Ne zamandır çalışıyorsunuz?
İşe çocukları büyüttükten sonra başladım, ama çocukları büyütünceye kadar da hiç boş durmadım. 2012 yılında engelli memurluk sınavına girerek 85 puan aldım. İlk atamam da Kütahya Endüstri Meslek Lisesi’ne oldu.

Daha sonra okulumun yıkılması ve bizim görev tanımımız orada olmadığı için Halk Eğitime geçtim. 4 sene de orada çalıştıktan sonra Ordu’ya taşındık. Ordu Halk Eğitim Merkezi’nde görev yapıyorum. Büyük kızım, Yıldız Teknik İngilizce öğretmenliği mezunu. Hiçbir zaman çocuklarıma ‘’Ben engelliyim başımda duracaksın, bana bakman lazım’’ diye baskı yapmadım. Daha da ittirdim. Ayakları üstünde dikilmeyi öğretmeye çalıştım. Ordu’ya çıktı tayinleri. Küçük kızım İngiltere’de yaşadığı için “Bizim size ihtiyacımız olur yarın bir gün yaşlanınca’’ dedi, o yüzden Ordu’ya geldik. Küçük kızım da Beykent Üniversitesi Gastronomi ve Mutfak Sanatları mezunu. İrlanda’da Şef Ahmet Dede’nin yanında staj yaptı. Şimdi İngiltere’de şef.

40 YAŞINDAN SONRA ÜNİVERSİTE BİTİRDİ
-Bu arada üniversite hayalinizi de gerçekleştirmişsiniz…
Memuriyeti kazandığımda, hazır bilgilerim taze diye üniversite sınavına hazırlandım. 355 falan aldım ama ben bir düşüncesizlik yaptım. Sosyal Hizmetler Bölümü seçmek istedim. Sivil toplum kuruluşlarında falan çalıştığım için faydası olsun hem bana bilgi edineyim diye. Memuriyette santral memuruyum. Belki bitirince sosyal hizmetler bölümünde uzman olarak çalışırım, yatay geçiş falan yaparım diye düşündüm. Ama o zaman açık eğitimde 2 yıllığı vardı. Birisi her gün getirip götürecek diye örgün eğitim veya normal eğitim seçmedim. Açık eğitim seçmek istedim. Sosyal hizmetleri bitirdim.

-Kaç yaşındaydınız o zaman?
43 yaşındaydım. Ondan sonra sınavsız geçiş hakkı oldu. 2 yılda bitirince 2 yıllık veriyorlar. Kütahya Engelliler Zafer Spor Kulübü başkanlığını yaptım. Aynı zamanda lisanslı sporculuğum, hatta Türkiye şampiyonluğum da var.

O yüzden spor yönetimini seçtim. Şimdi tek dersim var. Pazar günü sınava girdim bakalım inşallah geçersem, 2 yıllık 2 okul bitirmiş olacağım.

-Sporda Türkiye birinciliğim var demiştiniz?
Kütahya’daki bir görme engelli bana bilgisayar kullanmayı öğretti. Ondan sonra derneklerle tanıştım. İlk tanıştığım dernek, Altı Nokta Körler Derneği. Orada kısa bir zamanda beni başkan yardımcısı yaptılar. 2011’den 2014’e kadar orada çalıştım.

Dernekte duydum zaten üniversite, memurluk sınavını falan. Derken, Türkiye Beyaz Baston Görme Engelliler Derneği’ne transfer oldum. Başkan yardımcılığı görevini aldım iki şubesinde. Ondan sonra da arkadaşlarımızla Görme Engelliler Spor Kulübü olmadığı için, biz kuralım dedik. 2015’in yılbaşında kuruculuğunu da yaptığım Kütahya Engelliler Zafer Spor Kulübü’nün başkanı oldum. Sekiz branşta çalıştık. Görme engelli sporu olan golbol oynadım. Lige çıktık.

Naim Süleymanoğlu’nun beraber geldiği hocamız Hilmi Pekinli ile 2019’da halter yapmaya başladık. Sıkı bir çalışmayla aynı yıl Türkiye Görme Engelliler Spor Federasyonu tarafından düzenlenen müsabakalara katıldım ve altını ben aldım. O sırada 48-49 yaşındaydım.

-Görmemenin yanı sıra yaş da engel olamamış size?
Aynen. Kulübün başkanlığının yanı sıra sporcusuydum. Bir yandan kültür gezileri düzenledik. Satranç kursu açtım. Her açtığım kursa kendim de gittim. İddialı değildim ama 5 saat maç oynadım mesela turnuvada. 5 saat sonra ben yendim. Altı Nokta Körler Derneği’nde başkan yardımcısı olarak çalışırken açtığımız masörlük kursuna da gittim. Engellilerden çok iyi masör çıkar. 608 saat masörlük kursu sonunda sertifika aldık. Bu mesleği hiç yapmadım ama memurluğu kazanmasaydım birlikte mezun olduğumuz arkadaşlarımla ortak salon açmak istiyordum. Emekli olduktan sonra da ihtiyaç duyarsam yaparım belki. İşimi kurarım ya da işte birinin yanında da çalışabilirim.

Kütahya Engelliler Spor Kulübü Başkanlığını yaparken, bir yandan da Kütahya Kent Konseyi Engelli Meclis Başkanlığı yaptım. Aynı zamanda görme engelli spor dalları Kütahya İl temsilciliğini yaptım ve şu anda da Ordu Görme Engelli Spor Dalları İl Temsilcisiyim. İngiltere’de bir medya ekibimiz, ‘’Engelsiz Medya’’ diye YouTube kanalımız var. Kurucularındanım ben de. Şimdi alt taraftan destek olmaya çalışırım.

-Görme engelli olmasanız ne olurmuş merak ettim…
Gökyüzüne çıkardım herhalde.

-Yapmak isteyip de yapamadığınız bir şey var mı?
Benim dedem milletvekiliymiş. Kütahya’nın en sevilen, sayılan, takdir edilen vekillerinden biriymiş. İki dönem vekillik yapmış, hiç milletvekili maaşı almamış. “Benim ihtiyacım yok, devletime kalsın” demiş. Böyle bir dedenin torunuydum.
Ondan sonra 40’lı yıllarda da Kütahya Belediye Başkanlığını yapmış iki sene savaş zamanı. Ben de genlerimde var herhalde siyaset, 4 defa milletvekili aday adayı oldum ama hiç aday olamadım. Şimdi ‘’Bizim niye bir partimiz yok?’’ sorusunun cevabını arıyorum. Engelliler Partisi, Engelliler Bakanlığı istiyoruz. Engelli vekili olmak isterim. Çok zor bir ihtimal ama engelliler bakanı olmak da isterim. Malum devlet elle, ayakla, gözle, kulakla yürümüyor., beyinle yürüyor.

Berrin Tuncel Birer